Din Sosyolojisi Yeni Sayfa 1
Yeni Sayfa 1

ANASAYFA

SOSYOLOJİ KURAMLARI

SOSYOLOGLAR

MAKALELER

DERS NOTLARI

SOSYOLOJİ SÖZLÜĞÜ

KİTAP ÖZETLERİ

 
 

Toplum Sözleşmesi (Jean-Jacques Rousseau)

Rousseau'nun bu eseri modern devlet yönetiminin ilkelerine ilk olarak yer veren en önemli eser olma özelliğini korumaktadır.  Bu kitabında Rousseasu, topluma düzen açısından yaklaşarak insanın doğal yaşama durumundan çıktıktan sonra düzenli bir toplumla yaşama gereksinimi olduğunu ve bunun da ancak toplum sözleşmesi ile sağlanabileceğini belirtir. Ona göre insan doğası itibariyle özgür olduğunu ve hakkın ancak kişinin irade beyanıyla elde edilebileceğini düşünür. Bu açıdan köleliğe yaklaşan Rousseau köleliğin ilk olarak daha rahat yaşayabilmesi için hürriyetini başkasına teslim ettiğini düşünür. Onun anahtar kavramı olan toplum sözleşmesini toplumun üyelerinin bütün varlığını topluma emanet ettiği oranda bağımsızlaştığı bir durum olarak açıklar. Çünkü bireyler toplumun yararı için benliğini teslim etmekte, buna karşılık bireyler de toplumdan aynı derece yararlanmaktalar. Bu irade teslimi bütün bireylerin iradesinden oluşan egemen güçle sağlanmaktadır. Ona göre egemen güç hiçbir şekilde ne bölünür ne de devredilir. Egemen güç bir toplumun kaderini tayin eden yegane güç olmalı. Ve egemen güç kendi kötülüğünü istemeyeceği için de egemen güce güvenmek gerekir. Ancak hepimizce bilindiği gibi kimi zaman kendi aleyhine yönelik kararlar da alabilmektedir. Rousseasu’nun buna verdiği cevap tıpkı insanda olduğu gibi her zaman geleceği göremeyebileceğidir. Önemli olan egemen gücün her halükarda bütün toplumun çıkarını düşünerek hareket ettiğidir. Her ne kadar egemen güç bölünmese bile toplumun yönetilmesi görevini belli bir gruba verebilir. Bu egemenliğin devri anlamına gelmemekte sadece yasaların uygulanması demek olan yönetim görevi için bir görevlendirme anlamına gelmemektedir. Ancak şöyle bir handikap ortaya çıkmaktadır. Egemen güç bütün toplumun iradesini ifade ettiği için şahsi çıkarlar değil de bütün toplumun çıkarları asıl motivasyonu oluşturmaktadır. Oysa toplumu yönetmekle görevli hükümetler kendisine verilen yönetim görevini suistimal ederek kendi çıkarlarını düşünerek hareket edebilmektedir. Bu nedenle bu durumu önleyici tedbir olarak yasama ve yönetme gücünün birbirinden ayrılmasının zorunlu olduğunu söyler. Rousseau’ya göre en iyi yönetme biçimi demokrasi olsa bile büyük devletlerde uygulamasının zor olduğunu, milletin ise vekili olamayacağını çünkü egemen varlığı kimsenin temsil edemeyeceğini vurgular.

 

Yeni Sayfa 1